Anayasa Mahkemesinin Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun Bazı Hükümlerinin İptali Hakkında 13.9.2023 Tarihli Kararı Hk.
I. GİRİŞ
02.11.2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 2023/92 esas ve 2023/156 karar sayılı 13.09.2023 tarihli kararı ile 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun (“Kanun”) 15. maddesinde yer alan “…daire başkanları…” ibaresi ile “…fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokulların müdürleri ile bunların yardımcıları,” ibarelerinin Anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir.
II. KARAR İÇERİĞİNDE YER ALAN HUSUSLAR :
- Sendika üyeliğinin tespiti konulu açılan davada, davayı inceleyen mahkeme tarafından Kanunun sendika üyesi olamayacak kişileri düzenleyen 15. maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde yer alan “…daire başkanları…” ibresi ile (d) bendinde yer alan “…fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokulların müdürleri ile bunların yardımcıları,” ibaresinin; Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması ve kullandırılması ile ilgili hükümlerini içeren 13. ve 15. maddelere aykırı olduğu değerlendirilmiş ve AYM’ye iptalleri için başvurulmuştur.
- Kanun’un amacı ve kapsamı değerlendirildiğinde; sendikalaşma hakkının işçi ve memur ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanlar açısından güvence altına alınmasının Kanun’un esası olduğu açıktır. Ayrıca Anayasa’nın 51. maddesi de sendika kurma hakkı güvence altına alınmıştır. Güvence altın alınan bu hak; dayanışma ilkesini, örgütlenme özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü, bireylere siyasal, kültürel ve sosyal açıdan imkân sağlamayı ve çalışanların mali ve sosyal haklarının korunmasını kapsayan oldukça geniş ve önemli bir haktır.
- Bu nedenle sendika hakkı; kapsadığı ilke ve özgürlüklerle, sürdürülmesi imkânsız hale gelecek şekilde tedbirlerin uygulanmasına karşı anayasal koruma altındadır. Bu bakımdan, demokratik toplumun bir gereği olarak, çalışma hayatının önemli bir parçasını oluşturan kamu görevlerinin de sendikal hak ve özgürlüklere tam olarak sahip olması gerekmektedir.
- Bu durumda, hukuk devleti ilkesinin de bir gereği olarak, Anayasa’nın 51.maddesinde düzenlenen söz konusu hakkın sınırlandırılması için Anayasa’nın 13.maddesi göz önünde bulundurularak sebep, gereklilik ve ölçülülük ilkelerine uygun bir düzenleme gerekmektedir.
- Ancak iptali istenen hükümler mercek altına alındığında;
- Kanun'un açık ve anlaşılır olması nedeniyle hükümlerin kanunilik ilkesine uygun olduğunun kabulü gerekmektedir
- Sendikaya hakkının mutlak bir hak olmaması nedeniyle gerekli şartlara uyulduğu sürece sınırlandırılabileceği açıktır.
- Sendika hakkına yönelik bir sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir. Bu noktada itiraz konusu ibarelerde geçen kamu çalışanlarının sendika hakkının sınırlandırılmasın gördükleri hizmetin niteliğinden kaynaklandığı düşünüldüğünde; kamu çalışanlarının kamu gücünün kullanımına daha etkili katılmaları nedeniyle devletin menfaatleri ile sendikanın menfaatlerinin çatıştığı bazı hâllerde dengeleyici karar vermekte zorlanabilecekleri ve bu noktada sendika haklarının sınırlandırılmasında kamu yararı olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
- Bu noktada her ne kadar bazı kamu görevlilerinin sendikal faaliyetleri, yürütülen hizmetin niteliği, sunulan kamu hizmetinin önemi, bir kamu hizmetinin sunulmasının diğer kişilerin hak ve özgürlükleri üzerindeki etkisi, kamu görevlilerinin çalıştıkları birimlerin özellikleri gibi hususlar gözetilerek sınırlandırılabilir olsa da; bu çalışanların sendika haklarından kategorik olarak mahrum bırakılmasının zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşılamadığı açıktır.
- Ek olarak; itiraza konu ibarelerdeki kamu çalışanlarının politika belirlemek gibi bir görevi olmadığı, daha ziyade belirlenen bir kamu hizmetini önceden belirlenen bir politika çerçevesinde yürütmekle görevli oldukları açıktır. Bu nedenle bu kişilerin politika belirleme yetkisi olmadığı için yukarıda bahsedilen "çıkar çatışması"nın yaşanamayacağı ortadadır. Sonuç olarak bu kişilerin sendika haklarının sınırlandırılmasında hiçbir kamu yararı bulunmadığı için itiraza konu hükümlerin Anayasa’nın 13. maddesine aykırı olduğunun kabulü gerekmektedir
III. SONUÇ
Sendika üyeliğinin tespiti konulu açılan davada mahkemenin Anayasa’ya aykırılık tespit ederek AYM’ye ilgili hükümlerin iptali için başvurması üzerine; sendika hakkının sınırlandırılması daire başkanları, fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokulların müdürleri ile bunların yardımcıları için incelenmiştir. Sonuç olarak söz konusu hükümlerin; sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkına meşru ve ölçülü olmayan bir sınırlama getirdiği, hükümde geçen kamu çalışanlarının görevlerinin niteliği gereği sendika haklarının sınırlandırılmasında kamu yararı bulunmadığı için Anayasa’ya aykırı olduğu tespit edilmiş ve oy birliği ile iptallerine karar verilmiştir.
Söz konusu kamu görevlilerinin görev tanımları gereği sendikanın ve devletin menfaatlerinin çatışmasına yol açmayacak konumda oldukları değerlendirildiğinde kategorik olarak sırf “kamu görevlisi” olmaları nedeniyle sendika hakkını kullanmalarının engellenmesi demokratik toplum düzenine ve hukuka aykırı olacaktır. Kanaatimizce; kamu görevlilerinin yaptıkları işin “niteliği”nin değerlendirilmesi ve bu doğrultuda iptallerine karar verilmesi hukuka uygundur.
Saygılarımızla,
Tunca Avukatlık Ortaklığı